..::SiiRLeR::..
 

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

L

Lacivert

Lacivert farkli bir ton mavisinde göklerin
Geceye avuç açan karartilar üstünde
En hazin şiiridir yildizsiz gecelerin
...
Güneşlerin ardinda bazan kara pelerin
Semalardan bir damla su gibi düştügünde
Zaman ötesi bir renk altinda gölgelerin
Bazan şen ve şakraktir bazan derin hüzünde
Zaman zaman lacivert bütün fezadan derin
Ve bir bulut sevdayla bulutu öptügünde
Lacivert daha sicak lacivert daha serin

Lacivert farkli bir ton mavisinde denizin
Sonsuz ufuklar gibi sonu hedefler gider
Ulaşilmayan ufka yönelen sesinizin
Ulaştigi bir anda ütopyaya bir seher
Sahilde birakirken izini gölgenizin
Ruhunuzu başka bir düş alemine çeker

Sesidir sessizlikte soluklanan yelkenin
Lacivertte tükenir büsbütün zaman mekan
Kanadinda şevk olur gerilen bir martinin
Uçar iken bir gece sevdasina durmadan
Kayiklarindan yoksun metruk kayikhanenin
Üzerinden geçerken kuvvet verir sulardan
En hazin aşiklari doguran meyhanenin
Yanindan süzülürken hoş eder sevdalardan
...
Lacivert kaybederken feryadini martinin
Apayri bir haz sunar apayri duygulardan
Izleri kulak burkan çigligin teranenin
Izine iz sürene rihtimda kuytulardan
...
Lacivert efsunuyla kendini gösterirken
Haz duyan her gönülde binlerce dünya erir
Mavilikler sevdali kalpleri estirirken
Her yürekte bir şair yeni bir ruh belirir
Mavera kapisini usulca aralarken
Sunulur aşiklara maviden bir tas iksir
Gecenin bu seyrinde kainat lacivertken
Lacivert duygularla daha lacivertleşir

                                                                                  İbrahim Yüksel

.................................................................................................................
.................................


Lades Kemiği

Boğuk boğuk bir siren sesi
Güz yağmurlarının geri çekildiği aklımda
Aklımda geceler boyu
Çınlayan yalnızlık
Cam kırıkları, yağan kar üstüne vuran ayışığı
Odam soğuk
Sevgilim yok
Bir yılbaşı ağacının bütün lambalarının söndüğü aklımda
Anı bile değil artık
Her gün bir arkadaşın öldüğü
Aklımda, tütün kokan ağzım üstüne maydanoz
yediğim ama yine de anneme yakalandığım
Denizden yükselen buğu
Güneş vurunca
Portakal bahçelerinden dağılan koku
Solgun şafak, kırağı yeli
Odam soğuk
Sevgilim yok...
Aklım, kırılmayı bekyelen bir lades kemiği.

                                                                                Ahmet Erhan

.................................................................................................................
.................................


Lanet

Sen lanetledin beni
Mahkûm ettin kalbimi
Söyle bana vicdansız beni hiç sevmedin mi
Gözlerimiz birleşti
Gönüller eşleşti
Yaşanmamış duygular
Hep bir anda depreşti

                                                                                     Cem Sözer

.................................................................................................................
.................................


Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Yine de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

                                                                                  Özdemir Asaf

.................................................................................................................
.................................


Layya - son

son

ben var mıydım o var mıydı
bu şehrin kalbini yakan ateş miydi kar mıydı
ve bir de gözleri vardı layyanın
her gece kalbimi yardı

gözlerin sırrı söylenmemiş sözler kadardı
ben var mıydım o var mıydı

sonra saçları yayıldı layyanın
dönüp dönüp evreni sardı
ben var mıydım o var mıydı

adı ne sunaydı ne de layyaydı
ben var mıydım o var mıydı
her gece bu şehirde bir insan
sevmeyi bilemediğinden
kendini asardı
aşklar ağlardı
ağlamak bir mahşer kadardı

ben var mıydım o var mıydı
şahan olan bu canda
leylak bir güneş
ve gül ay mıydı

ben var mıydım o var mıydı
adımız bir damarda durmadan doğar mıydı
yeşil gözlerim yeşil gözlerim
öyle durmadan maviye maviye
durmadan akar mıydı

böyle mi bitsin bu öykü
bitmeyen inleyen inildeyen bu öykü
bitmiyor ağlıyor uyku ağlıyor sessiz
eriyor eriyor sırrımız mavi deniz
eriyor güller aylar çizgisiz
gönül yapraklarında
gönül yapraklarında

bilmem bu öykü bu kadar mıydı
ben var mıydım o var mıydı
söylenmez söylenmez geriye kalan
aşkın dudaklarında
aşkın dudaklarında

varamam varamam varıp bulsaydım onu
bu şiir beni hiç bu kadar yakar mıydı
ah ben var mıydım o var mıydı

unutmak sözcükten olmasın ey sevgili
açılır evrenin yüce kitabı zamanın arkaları
görünmez bir seste görünür tanrı
gül ay ve bahar ve gece hep bana bakar mıydı
ben var mıydım o var mıydı
ben var mıydım o var mıydı

                                                                                       Sıtkı Caney
 

.................................................................................................................
.................................

Levha

Mezarlarda susarken dilsizler, dudaksızlar,
Üstlerinde ot biter, kuş öter, arı vızlar...

                                                                      Necip Fazıl Kısakürek

.................................................................................................................
.................................

Leyla..

Bir kuytu köşede bulurlar bir gün ölü,
Sandılar bir defa değil her gün ölü,
Aşamadan gitmiştir o muazzam çölü,
Leyla, kavuşamadım ona ağlarım...

Dediler durmaz ağlardı her gün gözü,
Yoktu artık ne gecesi ne gündüzü,
Ölmeden bir türlü o muazzam sözü,
Leyla, söyleyemedim ona ağlarım...

Gecesi karışmış dediler gündüzüne
Anlam verilmez olmuş artık sözüne
Sonsuza giderken son defa yüzüne
Leyla, bakamadım ona ağlarım...

                                                                                   Halil Kartal
                        
.................................................................................................................
.................................

Leylasinin Haberi Yoktu

Avare dolaşan bir mecnun görmüştüm
Yagmurla yikanan Istanbul sokaklarinda
Hava soguktu, ellerim üşüyordu
Gözleri yüklü bulutlar gibi dosttu
Garibim Leyla'sini ariyordu

Sordum, soruşturdum kimmiş
Dediler bir sevdicegi varmiş
Diyar diyar, bir ömür onu ararmiş

Günler birbiri ardina geçiverdi
Mecnun artik bizden biriydi

Dayanamadi yüregim, açtim kapimi bir gün
"Gir içeri" dedim "dişarisi kiş, kiyamet
Hadi dostum, donacaksin"
Mevsimlerden kişti Istanbul'da
Güldü, devam etti dolanmaya

Bir sabah kapimda uyur halde buldum onu
"Uyan dostum gün dogdu
Kapilma" hemen "umutsuzluga"
Yeni günde yapacagin çok iş var.

Anladim ki uyanilmaz uykudaymiş
Gözlerimden yaşlar döküyordum mecnuna

Haber vereyim dedim
Nerede, ne yapardi bilmem ama
Sanirim garibimin aşkindan, hayallerinden
Leyla'nin haberi bile yoktu....

                                                                                  Özcan Günergök

.................................................................................................................
.................................

Leylim - Leylim

Leylim - leylim dünyamızın yarısı
Al - yeşil bahar,
Yarısı kar olanda
Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,
Gene yediboğum akrep,
Sarı engerek,
Alnımızın aklığında puşt işi zulüm
Ve canım yarı geceler
Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,
Mahpusanede çeşme
Yandan akar olanda,
Gelmiş yoklamış ecel
Kaburgam arasından.
Yoklasın hele...

Çağıdır, can dayanmaz,
Çağıdır, en çatal, en ası,
Cehennem koncası memelerinin.
Çağıdır, kırk gün - kırk gece
Kolların boynuma kement,
Ha canım kötüye inat...
Vah ki ne desem,
Kurşunları namlulara sürülü,
İ'kelleri kan,
Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,
Alır yüreğim:

Yankın yasak, aynalara.
İnemem bahçende talan,
Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,
Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,
Aklıma düşüyorsun
Ellerim arık...

Bilmiş
Bütün zula'lar
Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu.
Ve insan düşüncesinin o en orospu,
O en ayıp, frengili yemişi,
Çıldırtılmış uranyum
Bilmiş,
Bilsinler!
Sana nasıl yandığımı
Uuuuy gelin...

İşte kan tutmuş korsanlar,
Haramla beslenmiş azgın,
Düzmece peygamberler
Ve cüceleri
Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,
İşte bir kez daha
Bu can bendeyken,
Delin, divanenim işte
Uuuuy gelin...

Bu yasaklar,
Firavun kalıntısı.
Yoksun,
Akdan - karadan.
Gizline, canevine kurulu faklar.
Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
Murdar tutkusuna dünyasızlığın,
Gün ola, düşesin bekler.
Düşme!
Ölürüm...
Gözlerinden, gözlerinden olurum.

Leylim - leylim
Ayvalar, nar olanda
Sen bana yar olanda.
Belalı başımıza
Dünyalar dar olanda.

                                                                              Ahmed Arif

.................................................................................................................
.................................