..::SiiRLeR::..

 

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

İ

İ s t e m e s e n D e

Sanma ki bitecek bu aşk ansızın,
Sen istesen de, bitmez ben istemesen de
Ne zaman biter bilmem ki;
Ben toprağa girdiğimde, sen istemesen de

Dayanmak, zor bilirim bensizliğe
Ben istemesem de, sen istemesen de,
Ben söyle; alıştım mı sanırsın sensizliğe
Sen istemesen de, ben istesem de.

Biter miyim artık yoruldum.
Ben istemesem de, sensizliğe düşsem de.
Unutmaz, unutamaz kalbim sonsuza dek.
Ben istemesem de bırakıp çekip gitsen de.

Ardına bakmadan, çünkü hep varsın
İzlerin silinmez, karışmış kanın kanıma,
Anlıyor musun? akacak damarlarımdan, her nefes alışımda...
Düşünmesen de.

                                                                                   Mustafa Eskin

.................................................................................................................
.................................


İ t i r a f

Umudunda güneşi çimlendiren biriyim...
Dallarımda kasırga, köklerimde sancı var!
Çoktan ölmüş ateşim, zannederim diriyim
Derlenmeyen arzumda imgelerin tacı var!

Yokuşları tırmandım, tıkandım düz yollarda...
Olgunlaşmayı umdum, hep ham kalmış kollarda...
Meyvesiz çiçek gibi içim buruk, dallarda...
Bir sevdâm var; burcunda beklenti var, acı var!

Koşuyorum içimde, bilmeden inkılâbı...
Hislerimi kuşatmış arzumun iltihâbı...
Kaybedeli çok olmuş, hazinemden hicâbı...
Kör ruhumda, mânamın akkor eden sacı var!

                                                                                Kadir Karaman

.................................................................................................................
.................................


İ.Ö-İ.S.2000

Bir köle vardı vakti zamanında
Zayıf, çelimsiz, Marcus adında
gün boyu, aldırmadan yorgunluğuna,
Çalışır, koştururdu efendisinin işlerine...
Bir köle idi Marcus, İ.Ö.2000 Yılında
Yarını düşünmezdi, ne gerek vardı buna
Efendisi bakmalıydı, iaşe sunmalıydı ona
Özgürlükten yoksunluk acıdır, Marcus aldırma....
Tarih: İ.S. 1999, neredeyse 2000
Marcusun torunu yaşamakta,
Hem de bi özgür ki sorma,
Zayıf, çelimsiz X adında
Gün boyu, aldırmadan yorgunluğuna,
Çalışır koşturur patronunun işlerine...
Köle değil, özgürmüş sorarsan ona,
Kara kara düşünür acep yarın ne ola,
Ne de olsa maaşlı, özgür adam, geliri var
Karnı tokmuş, aç kalmış,
Bunun patronu ilgilendiren nesi var...

                                                                               Özcan Günergök

.................................................................................................................
.................................


İan Anderson İçin Prelüd

Bir aşkı şiddetlendirmek olabilir mi
Bir sesi, bir bakışı, bir sarılışı
Ayaklarımız yerdeyken ama, suda
Ya da salda gidiyoruz ırmak ağzına
Ağız dediysek o da bir çağrışım, içinde
Hurma kokusu bir dil taşıyan, gökdil
Gözlerinin renginde bulutlar gibi
Durmadan yer değiştiren, ama yürek
Bulur ya diğer yüreğin atışını, hızla
Kırk yıl, kırk yıl sonra döndüğünde
Çocukluğunun kentine, ayak nasıl
Bulursa kendi yolunu, kuru dere yatakları
Yasemin kokusuyla bulayıp alnını, aynı
Rengin peşine takılırsa, keşfedememişti
O an'a kadar onun o olduğunu, güzelleme
Varlığını kaldırsın yataktan, sabah
Serinliğinde ıslak verandada, çıplak
Bedenden taşan ısıyı emdirsin taşlara,
Tiz ve ince bir anı gibi akıyorsa da yaşam
Neden peşinden gideriz adımlarımızın
İzlerimizin, bizi önümüzde takip eden?

Önümüzde takip eder adımlarımız bizi
Flütünün ezgisi gibi ve çaldığında kavallı
Ne zor, ne zor büyüsünden kurtulmak
Bir aşkın, bir aşkın, bir aşkı anar gibi
Pespeşe taşlar, dokunuşlar, oynak bir kızın
Topuğu kaldırıma basan, tozlu, sevgili
Geceleri göğsümüzde seken, göğüsleri
Basma entari altında iki tomur, baharat
Küpesi gibi zümrüt gözleri, çıplak
Bedenimize dikilir, kuru otlar arasında kendi
Aranışını gerçekleştirir, inşaat tahtası oyun
Dansederken, kendi parçalarını tutacak çiviyle
Anılarını pekiştiren, anıların ve acıların çivisi
Şimdi senin ezgin nasıl da iyileştirir
Yarayı, bazen takılıp ardına imamla rahibin
Kendi çarmıhını taşıyan bir mesen: Ey
Halk, siz dilencilerim Koparıp parçalarımı
Ruhumdan, sadakamı sunuyorum size, işte
Sizi öldürecek küçük ezgi, minik nota, arsız
Motifi tüm bir yaşam bestesinin: Aşk

                                                                                   Ali Cengizkan

.................................................................................................................
.................................


İçelim

İşte bir aradayız!
Sağlığından haber beklediklerimiz yanımızda;
Ve aramızda uzun zamandır
Yüzünü görmediklerimiz!
Kimimiz mahpustan dönmüşüz
Kimimiz sürgünden!
Bu akşam keyfimiz yerinde,
Günlük dertlerimizden sıyrılmışız,
Nasıl kazanıldığını unutmuşuz paranın
Elimiz o kadar açık;
Harcayalım neşemiz için!
İyisi gelsin şarabın,
Yüklü olsun mezeler!
Nöbetçisiz geçiyor akşamımız demek,
Kilitsiz, demir parmaklıksız;
İstersek burda keser konuşmamızı,
Çıkarız kol kola, kelepçesiz.
Dolaşırız canımızın çektiği sokakta.
Özlemini çekmişiz uzun zaman
Dostların ve aydınlığın.
Duymuşuz her çeşit yalnızlığı
Tek başımıza.
İki çift laf etmenin karşılıklı,
Ne demek olduğunu öğrenmişiz.
Konuşalım,
Bir suç olduğunu bilerek her sözümüzün
Güzel günlerin yaklaştığını söyleyelim,
Dört yanımızı kollayarak.
Ne olacak, bilir miyiz birazdan?
Belki hesabı sorulacak neşemizin.
Kaldıralım son kadehleri,
Ayrılalım arkadaşlar,
Ayrılırken öpüşelim!

                                                                                      Rıfat Ilgaz

.................................................................................................................
.................................


İçimde Ölen Biri

Bana birşeyler anlat
Canım çok sıkılıyor
Bana birşeyler anlat
İçim içimden geçiyor
Yanımdasın susuyorsun
Susuyor konuşmuyorsun
Bakıyor görmüyorsun
Dokunsan donacağım
İçimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım
Bir gülsen kendimi bulacağım
Depremler oluyor beynimde
Dışarda siren sesi var
Her yanımda susmuş insanlar susmuş
İçimde ölen biri var

Hadi birşeyler söyle
Çocuk gözlerim dolsun
İçinden git diyorsun
Duyuyorum gülüm
Gideceğim, son olsun
Yanımdasın susuyorsun
Susuyor konuşmuyorsun
Bakıyor görmüyorsun
Dokunsan donacağım
İçimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım
Bir gülsen kendimi bulacağım
İçimde soluyorsun
İki can var içimde
Korkular salıyorsun üstüme korkular
Her an başka biçimde

                                                                                     Ahmet Kaya

.................................................................................................................
.................................

İçimdeki Köleler

Küçük küçük köleler yaratmıştım senden
Aşk taşıyorlardı kalbime uzaklardan
Oraya dev piramitler inşa ettirecektim
Belki de yüzyıllar sonrasına taşımaktı amacım seni,
Güneşin her doğuşu sensiz
Ve her batışında bensiz
Sadece bir güzellik olacaktı sakin ve sessiz..
Olmadı. Beceremedim, şimdi içimde yarattığım
O kölelerim ayaklanıyorlar aşkım
Kalbim cayır cayır yanıyor
Kalbimde veryansın bir talan
Yağmalanıyorum aşkım;
Haydi gülüm gel hemen, geç kalma sen de
Tamamı ile küle dönmeden
Alabileceğin ne varsa gel al kalbimden.

                                                                                   Hakan Şengün

.................................................................................................................
.................................


İçime Çıplak Bakıyorum

İçime çıplak bakıyorum aynalarda.
Seni soyunup atmışım sonunda.
Yine, giy beni yalnızlığım.
Ve de; bağışla.
Unutmuşum seni yıllardır,
kaldırdığım tozlu raflarda.

                                                                                      Yaşar Yıldız

.................................................................................................................
.................................

İçime Sonbahar Yağmurları Yağıyor

Yıldırımlar düşüyor gönlüme gözlerinden
Hasretin yüreğimi parça parça bölüyor.
Sevdiğim içime yağmurların yağıyor.
Yıldırımlar düşüyor gönlüme gözlerinden.
Bahtımın ufuklarına doğan güneşim misin.
Hayalimi süsleyen tatlı bir efsun mu.
Taşır getirir misin uzaktan sonsuzluğu.
Kaf dağının ardında oturan anka kuşu.
Getirir misin bana uzaktan sonsuzluğu.
Ayağının altına seriversem baharı.
Bir gülüşün uğruna feda etsem ömrümü.
Sırf senin görüntünle donatıp aynaları.
Mehtabı bir şal gibi sarıp omuzlarına.
Bir ömrü veririm tek gülüşün uğruna.

                                                                                               Zehre
 

.................................................................................................................
.................................


İçimi Isıtmalıyım

Kelimeler yetmez anlatmaya seni.
Bir gitar olmalı,
Şarkı yapmalıyım.
Bir resim hatta
Gökyüzü, sonsuzluk ve sen.
Sana dair şiirler yazmalıyım.
Seninle başlayan seninle biten.
Belki bir destan, bir roman sana dair...
İstasyondaki insanlara seni anlatmalıyım.
Her sabah üzerime doğan
Güneş tanımalı seni.
Yıldızlar üzerine yağmalı.
Eminönü iskelesine adını yazmalıyım.
Her sabah geçerken dokunmalı,
Adınla içimi ısıtmalıyım.

                                                                                Erol Ardıbatan
.................................................................................................................
.................................